bugün
yenile
    1. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: ahmet altan kitabı. --- spoiler --- ama tanrı'ya inananların çoğu, bir insanın bir başka insanı hiç görmeden sevmeyi sürdürebileceğine inanmıyor. ben, tanrı'ya inanan graham greene'e inanıyorum, 'bir insan başka bir insanı hiç görmeden de sevmeyi' sürdürür. --- spoiler --- altını çizdiğimiz çok cümlesi vardı. hatta öyle ki bazılarını kaydettim ara ara açıp okuyorum.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      henüz kitaba başlamadan, parmak ucuyla sayfalarını karıştırıp göz gezdirdiğiniz anda yeni bilenmiş kılıç kadar keskin cümlelerle sizi kitabın kapak kısmında şu bölüm karşılar; itiraf edeyim ki, ilişkiler içinde en çok hastalıklı olanları severim, ateşimin yükselmesini, sayıklamalarımı, kâbuslarımla hayallerimin birbirine karışmasını, en dokunulmaz yerlerimde hissettiğim sızıları, hastalığının bütün kıvrımları hastalığımın bütün kıvrımlarıyla öpüşen bir kadınla denizaltıma binip çıktığım yolculukları, solgun bir sabah vakti insanların arasından ayrılışımı. hiçbir yere gitmeyen bir denizaltının içinde, hiç kimsenin gitmediği yerlere gitmeyi. birçoğumuz çıktık bu yolculuğa. evet, sevdiğimiz hasta biri. evet, bu ilişki hastalıklı. ama bunun ne önemi var, hastalıklarımız birbirini tutuyorsa, öpüşen dudaklar gibi değiyorsa hastalıklarımız birbirine. hangi sağlıklı ilişki benim gördüğüm rüyaları görebilir ki, hangi sağlıklı ilişki böyle sancıyabilir ki. ateşlerle yanarak, sancılarla kavrularak, çılgın rüyaların içinde kıvranarak, kristal denizaltıda hastalıklı ilişkilerin içinde seyahatlere çıktım. gezdiğim sıcak sahillerin büyücüleri bana hep aynı şeyi söyledi: önemli olan onun sana uyması değil, önemli olan onun hastalığının senin hastalığına uyması. dolaştığım tarih sayfaları aşk bölümlerinde hep "hastalıklı" ilişkileri anlatıyordu, kayda geçmeye değer olarak yalnızca onları bulmuştu. (kristal denizaltı-073) içinde otuz iki adet denemenin yer aldığı ahmet altan'ın bu kitabında keyif alarak, tekrar tekrar başa alıp okuduğum ve sevdiğim her bir denemenin gecenin bir vakti uykumu bölecek kadar düşündüren kısımlarını şuraya not almak istiyorum. *biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık ama her şeyi olduk. goethe (biz birbirimizin hiçbir şeyi- 007) *hiçbir şeyi olamamaktan başlarsan, o geniş özgürlük meralarından her şeyi olmaya ulaşabiliyorsun. her şeyi olmaktan başlarsan, kısa zamanda gideceğin yer hiçbir şeyi olmamak oluyor. (biz birbirimizin hiçbir şeyi- 009) *bıçağı saplayan çıkarsın isteriz. kuşkunun ya da kaybetme endişesinin hançerini kim içimize sapladıysa, onu oradan çıkarma ve yaramızı iyi etme kudreti de ondadır çünkü. içimize yerleştiği andan itibaren sivri pençeli bir kara kuş gibi bizi didikleyen kıskançlığı insanoğlunun en çözümsüz dertlerinden biri haline getiren de, çareyi o kara kuşu içimize yerleştirip bizi çaresiz bırakanda aramak zorunda kalmamızdır. (kıskanmak ve içimizdeki bıçak-015) *büyük bir ödülün ve büyük bir cezanın sahibisinizdir. bir insanı bir tanrıyı sever gibi sevebilecek bir güçle ödüllendirilmiş, bir insanı bir tanrıyı sever gibi sevebilecek kadar güçlü olduğunuz için de cezalandırılmışsınızdır. (insan sevdiğini görmediğinde-028) *bir kadınla üç şey yapabilirsin: ya onu seversin, ya onun için acı çekersin, ya da onu yazarsın.( bir kadınla yapılan üç şey-035) *yaşlandıkça' bizi seven insanları onlara gösterdiğimiz aşırı ilgiyle öldürüyor; içimizde sürekli uyuyan huzursuz şefkat duygusunu onlara da bulaştırıyoruz. *iki insan ayrılırken,şefkatli konuşan taraf aşık olmayan taraftır. (proust,aşk,şefkat- 042) *zevkli bir kadına rastlarsanız zekisiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, espirili bir kadına rastlarsanız espiriniz, zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir; yeni huysuzluklar, kaprisler, kavga nedenleri, acılar da öğrenirsiniz. *hayat kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır; babil'in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür. ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır; hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler. hayatınız, seçtiğiniz kadındır. bir kadın değil bir hayat seçersiniz. (bir hayattan bir hayata geçmek- 049) *sanatçılar düzenin değil, kaosun çocuklarıdır. en saygıdeğerlerinin hayatı bile sizin kalıplarınıza sığmaz. (ben bayağıyım ama yazdıklarım öyle değildir-051) *an'ın isteklerini geleceğin endişelerine kurban edenler mi daha mutlu yaşar, yoksa geleceğin acılarını kabul edecek kadar güçlü bir şekilde an'ın isteğine sarılanlar mı? (venüs'le buluşma- 070) *sonra, rabbin kutsal kitabında tüm insanlara söylediğini hatırlatırım: “ size bir öğleden sonralık hayat verdim. “ (kuş,rab,hayat-076) *ve ne garip, insanların ne kadar sevildiği hep onlar öldükten sonra fark edilir.(çok uzun bir yol-097)